İnsanımızın gerçekleri değil de menfaatlerini netleştirmeye çalıştığı birkaç güncel konu
üzerine düşünme fırsatım oldu. Konuları bir kaç açıdan ele almaya çalıştım. Konular üzerine
Biraz da araştırma yapma şansım oldu ve toplumumuzda ki siyaset temelli ahlaki
yozlaşmayı, fikri kısırlığı, manevi çöküşü kendime şöyle açıklayabildim.
1-) toplumun gerçek seviyesinin siyasette yansımasını bulması. Siyasetin toplumun en çiğ
beklentilerine cevap vererek istediğini alabileceğini çözmesi.
2-) Bizim yönetim şeklimiz "insanın devlet için varolduğu" yönetim biçimidir. Gelişmiş
ülkelerde ise "devlet, insan için" vardır. Bu yüzden siyaset hep vatan,millet, devlet kelimeleri
üzerinden yapılır. İnsan konuşulmaz, bireysel haklar konuşulmaz. O yüzden insanlar bireysel
olarak eksiktir, eğitimsizdir. İnsana yatırım yapılmaz, devlete yatırım yapılır. Devleti yaşat ki
millet yaşasın değil mi?
3-)Kalabalık olanın haklı sayıldığı ülkemizde kalabalığın manen yozlaşmış olması...
Gösteriş için yaşayan, en büyük amacı başkalarına nasıl bir hayat yaşadığını göstermek
olan, sade ve alçakgönüllü yaşantıları küçümseyen, çirkeflik ve hak aramayı, zeki olmakla
düşüncesizliği karıştıran bir toplum haline geldik. Kendine yeten ve kendini bilen değil,
kendini başkalarına, başkalarının kabul edeceği gibi yansıtan insanlarla dolduk. Örnek
aldığımız insanların ve kurumların, temeli sağlam değil artık. Bir çeşit riyakarlığı ve
kurnazlığı övme orkestrası. Birşeyleri başarmak için yaşayan insanlar değil,bir takım
insanların takdirini kazanmak için yaşar hale gelmiş olması, geleceğimizin pek de iyi
sayılmayacak bir girdaba savrulmasi gibi geldi bana...