Aldan, 'Cumhur İttifakı içerisinde bir nabız ölçüldü'
24, 25, 26. Dönem CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan FRT TV'de katıldığı programda Türkiye gündemi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. FRT Televizyonunda Erdoğan Cankuş'un hazırlayıp sunduğu, canlı olarak yayınlanan programda soruları cevaplandıran tecrübeli politikacı Ömer Süha Aldan, 'Şu anda Türkiye, 2021'deki bir seçime hazırlanıyor. Her iki taraf da buna hazırlanıyor' ifadelerini kullandı.
Muğla’nın ve Fethiye’nin tek televizyonu olan FRT TV’de geçtiğimiz Cuma günü yayınlanan ve oldukça ilgiyle izlenen Pozitif Düşünce programında iktidarın ve sağlık bakanlığının yürüttüğü pandemi süreci ile ilgili soruları cevaplandıran 24, 25, 26. Dönem CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, “ Şu ana kadar uygulanan tedbirlerin pek de işe yaramadığını düşünüyorum. Başta çok güzel bir giriş oldu. İran üzerinden ve Asya'dan gelen Covid hastalarını önleme konusunda devlet çok iyi bir karar verdi. Zamanında kesti. Öte yandan Umre'den, Avrupa ve Amerika'dan da gelişler oldu ancak Umre'den gelenlerin bir bölümü ne yazık ki gözden kaçırıldı. Ya da bu konuda çok acemi davranıldı. Bundan dolayı bir yayılım söz konusu oldu. Bu yayılım süreç içerisinde alınan tedbirlerle kontrol altına alındı. Ama bütün dünyada Covid'in 2. Dalgasının geleceği söyleniyordu. Buna yönelik hemen hemen doğru düzgün hiçbir tedbir alınmadı. Alınmadığı gibi toplumdan sayısal veriler gizlendi. En büyük hatayı ben burada görüyorum. Başlangıçta bir iki hafta tamamıyla kapanma sistemi oluşturulsaydı bugün belki bu kadar ölüm yaşanmayacaktı. Doğru sayısal verilerin paylaşılmaması affedilir bir durum değildir. Yüzde 85 insanda zaten hastalık belirti göstermiyor. Geri kalan yüzde 15'lik üzerinde ölüm oranı bir hayli yüksek. Ama siz bu ölüm oranları bir şekilde gizliyorsunuz. Kendi kentinizden aynı gün 3-5 insanın vefatını öğrendiğiniz zaman ister istemez koruma mekanizması gelişir insanda. Bu noktada Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'nun asla affedilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çok büyük yanlış yaptılar. Bugün görüştüğüm bir esnafımız, garsonları işten çıkarmak zorunda kaldığını söyledi. Esnafımız gerçekten ciddi bir travma yaşıyor. Esnaf diyor ki "bari 15 gün bir ay kapatın. Her şeyi sıfırlayalım, sonra temiz bir sayfa açalım" herkesin beklentisi bu yönde. Almanya, işletmenin personeline parasını ödüyor, bu kişiye gerekli parasal yardımda bulunuyor. ABD, herkese kişi başı biner dolar verdi. Bu süreç böyle aşılır. Köprüler için müteahhitlere ödeyeceğiniz parayı 6 ay öteleyin ama bu esnafın derdine derman olun. Bu tercih Türkiye'yi ne yazık ki bu sorunla baş edemez duruma getirmiştir. Entübe durumdaki hastaların her gün 500-600'ü ölüyor, yerine 500-600 daha ağır hasta geliyor. İnsanlarımızın sağlığı açısından ben kapanmanın doğru olacağını düşünüyorum” dedi.
ÇİN AŞISI GELENEKSEL BİR AŞI
Eski CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan Covid-19 aşısı süreci ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede ise, “ Aşı konusunda bilim adamlarına güvenmek durumundayız. Benim aşım sadece benim sağlığımı korumayacak. Benimle bir şekilde temasta bulunan insanların da sağlığını koruyacak. O anlamda bunun sosyal sorumluluk olacağını düşünüyorum. Sistem uygun görürse ben şahsen aşı olacağım. Çin aşısı geleneksel bir aşı. Aşının da kolaylıkla Türkiye'ye gelebileceğini düşünüyorum, uzun süre beklemeyeceğiz. Dünyada şu anda belki 50-60 aşı çalışması var. Aşıyı şu anda geliştiren karteller. Bu pastayı hemen paylaşmak niyetinde olurlar. Dolayısıyla küçük ülkelerdeki çalışmalardan önce bütün dünyayı aşıya boğacaklar. Hastalığın ilacında da durum böyle olacak. Dünyada zaten silah sanayisinden daha büyük sanayi ilaç sanayisidir. Sonuçta ben olayı toplumsal sorumluluk olarak düşünüyorum, birey olarak düşünseydim ben o aşıyı yaptırmak istemezdim” dedi.
ŞU AN NE YAPILMALI?
Aldan, “ Filyasyon ekibinde görev alanlar artık canından bezmiş durumdalar. Her gün bir hastaya koşturmaktan bıkmışlar. Gitmediğiniz zaman o insan ölecek. Onlar şiddetle, genel bir kapanmadan yanalar. Benim kişisel görüşüm; Türkiye'nin de gerçeklerini görerek düşündüğünüzde 14 günlük süreyle mutlaka genel bir kapanmayı yaratmak durumundayız. Bunu yaptığımız takdirde şu sayılar, 10'lu rakamlara birden bire düşecektir. İkincisi; ev gezmeleri en tehlikeli bir durumdur. Bunu engellemek zorundasınız. Şimdi; yaşlı bir kadın Covid'e yakalanmış ama kendisi belirti göstermiyor. Komşularıyla bir anda bir araya gelip kucaklaşınca ordan bütün evlere bir dağılım ortaya çıkıyor. Akşam 9'dan itibaren kısıtlama yapıyorsunuz, 7'den önce yine buluşup oturuyorlar. Güvenlik güçlerimizin ulaşamadığı kenar mahallelerde durum böyle. Semt pazarlarında, alışveriş merkezlerinde insanlar üstüste. Hatta önce bir haftalık kapanma uygulanıp onun sonuçlarına bakılmalı ki çok olumlu sonuçlar alınacağını düşünüyorum” dedi.
SİSTEM, KAPALI BİR SİSTEM
Eski CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan başkanlık sistemi ile ilgili olarak da “Başkanlık sisteminde her şey gizli kapaklı döner. Çünkü sistem, kapalı bir sistem. Bakan dediğimiz düzeyde sekreterler var, bir devlet başkanı var. Sekreter düzeyinde olan kişilere bir de bakan yardımcısı atıyorsunuz. Bunlar da siyasi bir kimlik. O insanların elleri kolları bağlı. bu sistem Türkiye'de işlemez. Sonuç da hiç temenni etmem ama vahimdir” ifadelerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU CUMHURBAŞKANI ADAYI OLUR MU, OLMALI MI?
Aldan başkanlık sisteminden tekrar parlamenter sisteme dönüşümün kolay olmayacağını ifade ederek “ Başkanlık sisteminde parlamenter sisteme dönüşüm artık çok kolay değil. Biz başımıza bu belayı aldık bir kez. Başta Sayın Kılıçdaroğlu da olsa, Sayın Erdoğan da olsa bu başa bela bir sistemdir. Olumsuz sonuçlarını görüyoruz, korkarım daha da göreceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin genel başkanıdır. Bence aday olmalıdır. Ama şöyle bir gerçek var CHP'nin oy oranı belli. Çünkü siyaset iki kutuplu bir yapıya bölünmüş durumda. Bir yanda Millet İttifakı, bir yanda Cumhur İttifakı. Cumhur İttifakı adayı üzerinde hemen hemen bir iş birliği sağlanmış. Buranın adayı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Millet İttifakında tek başına bir cumhurbaşkanı seçtirmesi mümkün değil. Millet İttifakında yer alan unsurların ortak görüşüyle bir aday belirlenecek. Ana muhalefet partisindeki Türkiye'nin en büyük ikinci partinin genel başkanının aday olması da doğal bir durumdur. Ama bu noktada tabi ki çeşitli faktörler var. Burada niyet önemli. Sayın Kılıçdaroğlu'nun o lafı ortaya atmasında bir anlam olduğunu düşünüyorum. Boşa söylenen bir laf olduğunu düşünmüyorum, belli bir amacı olduğunu düşünüyorum. Anketler yapılır, sonuçları değerlendirilir. Şu anda Türkiye, 2021'deki bir seçime hazırlanıyor. Her iki taraf da buna hazırlanıyor. Buradaki bilek güreşleri bunun sonuçlarını göstermektedir” dedi.
CHP’DEKİ CİNSEL TACİZ İDDİALARI
Eski CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan son günlerde CHP içinde yaşandığı iddia edilen taciz haberleri ile ilgili olarak da “ Mobbing, dünyada her alanda sıkıntı yaratan bir husustur. Bunun partisi, şunu bunu ne yazık ki olmuyor. Ortada bir iddia var. İddiaya dayalı olarak da tutuklanan insanlar var. Ama bir masumiyet karinesine riayet etmek gerekir. Baştan o insanları suçlu bulamazsınız. Bugün muhafazakâr sayılabilecek bir yazar, intihar etti. Kendisine sosyal medyadan bir kadın, tacizde bulunduğunu iddia eden bir yazı gönderdi. O da ben bu iftiranın altında yaşayamam dedi ve yaşamına son verdi. Bu belki sadece iddia boyutunda kalacaktı. Yani masumiyet karinesine riayet etmek lazım. Bunları bütün o camiaya mal etmek de mümkün değil. Cezasını da yargı verecektir sonuçta. Ama bunun üzerinden politika üretmek bence acizliktir. Yani, politikayı bu tür spesifik olaylar üzerinden üretmek büyük Türkiye'ye yakışmıyor. İlçe teşkilatında çıkan bir olayı yüksek bir mevkiden dile getirmek çok anlamlı değil. Burada amaç şu; bugün Türkiye'de sade bir insanın bir yığın derdi var. Bu derdi, bu tür popülist eylemlerle unutturma çabası olarak görüyorum. Her işi yargıya bırakmanın yararı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
CHP – HDP İŞBİRLİĞİ İDDİALARI
Aldan CHP-HDP işbirliği ittifakı iddiaları ile ilgili olarak ise “ Yerel seçimlerde HDP büyük kentlerde aday çıkarmadı. Ben Cumhur ittifakının karşısında kim güçlüyse ona vereceğim dedi. Belli belediyeleri, CHP'nin kazanmasında HDP'nin büyük rolü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Kandil ayrı bir dünya, İmralı ayrı bir dünya. HDP'nin içinde de ayrı bir komisyon var. HDP'yi sadece dağın ya da İmralı'nın partisi gibi görmemek lazım. İşin içinde sol sosyalist unsurlar var, muhafazakâr Kürtler var, hatta kendilerini Müslüman solu olarak tanımlayanlar var. HDP, siyasal bir gerçekliktir. 6 milyonluk oyu olan bir parti eğer tamamıyla terör örgütünün bir partisi olsa o zaman Türkiye'de yer yerinden oynardı hakikatten. HDP'yi mümkün olduğunca Türkiyelileştirmekte yarar vardır. Bir yandan diyeceksiniz ki dağlarda 200 terörist kaldı, bir yandan da diyeceksiniz ki HDP terör partisi CHP ile iş birliği içinde. İkisi bir arada söylendiği zaman çelişki var demektir. Bu söylemlerin tamamının ucu seçime dayanıyor” diye konuştu.
TARİHİ EKONOMİK KRİZ YAŞANIYOR
Ömer Süha Aldan Türkiye’nin ekonomik durumunu da değerlendirip tarihi bir kriz yaşandığı açıklamasında bulundu. Aldan “Mehmet Şimşek ekonomi bakanıyken Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor demiştik. Şimdiki tablo gerçekten hiç iç açıcı değil. İnsanlarımız umutla besleniri karamsar tablolardan uzak dururlar. Başkanlık sistemi, toplumsal paylaşımdan uzak bir sistem. Ekonomide 130 milyar dolar üzerindeki döviz rezervimizin, çok kısa bir sürede tüketildiğini gördük. Bu, bir ülkenin var oluş parasıdır. Durmuş Yılmaz'ın açıklamasına göre bu para, eksiye geçmiş. Yani bizim, bu devleti ayakta tutabilecek son kuruşumuz bile gitmiş. Bu çok vahim bir tablo. Zaten onun için bu kapatmaları yapamıyorlar. Onun için vatandaştan para tahsil edip Covid ile mücadele yapmaya çalışıyorlar. Ciddi bir ekonomik sorunla yüz yüzeyiz. Ama faizi yükselttiler, bugün dolat yine 8 TL idi. Bir ekonomiyle, diğer toplumsal sorunları gidermekteki en önemli araç huzurdur. Ülkedeki çatışma ortamı bırakılsın, huzur ortaya çıksın, inanın ki döviz düşer. Psikoloji çok önemli. Gerilim politikası en başta ekonomiyi mahvediyor. Eskiden belediyelerin ciddi kaynakları vardı, şimdi bütün kaynakları kesildi artık. Belediyeler, o hizmeti verebilmek için mecburen dışarıdan kredi yollarını arıyor. Devlet bankalarımız belediyelerimize kredi vermiyor” dedi.
BERAT ALBAYRAK VE BÜLENT ARINÇ'IN İSTİFASI
Eski CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Bakan Berat Albayrak ile Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç’ın bu istifalarını da değerlendirip “Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu gündeme getirdi. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi bünyesi içerisinde ya da saray içerisinde önemli bir araştırma konusu olmuş. Yani Türkiye'de yargının güvenilmez olduğu ortaya çıkmış, bununla ilgili bir atak yapmak istediler. İkincisi AB'nin yaptırım meselesi de gündemdeydi. Berat Albayrak'ın istifasının nedeninin ABD'de Biden'ın seçilmesi olduğu kanısındayım. Trump ile mevcut iktidarın ilişkileri çok iyiydi. 2016 yılında Fettullah Gülen'in iadesi için ABD'ye gittiğimizde Trump'ın seçileceği görülüyordu. Trump'ın görev süresi bitip Biden geldiğinde bir tablo değişimi, makas değişimi söz konusu oldu. Berat Albayrak'ın şöyle bir özelliği var. 17-25 Aralık'ta 2013 tarihinde, Rıza Zarrab ile bir takım ikili ilişkiler tutuklanıyorlar, cezaevine giriyorlar. 2014'te bir takım yargıda, emniyette değişimlerden sonra o zamanki Fettullahçı dediklerimizin bir bölümü ekarte ediliyor. Yerine gelenler takipsizlik kararı veriyorlar ve Rıza Zarrab tahliye oluyor. Tahliye olunca Egemen Bağış'a diyor ki "beni A bankasının CO'suyla tanıştır" tanışıldıktan sonra Amerika'nın İran'a uyguladığı ambargonun delinme meselesinde Halkbank bırakılıyor, A banka geçiliyor. Bazı şeylerin onun üzerinden yapıldığı iddia ediliyor. O zamanki A bankın CO'su Berat Albayrak. O ambargo ile ilgili Biden, soruşturma açma niyetinde. Görevden alınan Merkez Bankası başkanı da o zaman o işten sorumlu Halk Bankası genel müdür yardımcısı. Dolayısıyla bir mıntıka temizliği olduğunu düşünüyorum. ABD Washington Büyükelçisi Murat Mercan'ın, başta Yahudi lobisi olmak üzere Amerika'da çok özel ilişkileri vardır. Murat Mercan'ın oraya getirilmesi, Berat Albayrak'ın alınması vs. bir politika değişikliğine gidiyorlar. Bu değişiklikteki en önemli noktalardan bir tanesi de reform. İş bu noktaya gelince bence Bülent Arınç hemen vaziyet almak istedi. "Madem böyle bir makas değişikliği var, çıkayım, ilk ışığı ben yakayım, bu da çarpıcı bir şekilde olsun" dedi. Kavala'yı, Demirtaş'ı duygusal boyutu da işin içine katarak gündeme getirdi. Ama orada garip olan bir şey daha vardı. Sayın Cemil Çiçek de Bülent Arınç kadar iddialı olmasa da bir reformun gerekliliğine işaret etti. Aslında Cumhur İttifakı içerisinde bir nabız ölçüldü reformla ilgili. Ama gerek AKP'nin içinden gerek MHP'den şiddetli bir tepki gelince de bu konuda bir kurban verilmesi gerekiyordu. Bülent Arınç seve seve o işe razı oldu. Bülent Arınç, YİK üyesi olduğu gibi oğlu da şu anda AKP Milletvekili. Ben Çakıcı meselesinin de orayla bağlantılı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. (ERDOĞAN KARAGÖZ)