Başkanlardan 'Büyükşehir Yasası'na' İsyan!
Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tarafından Kalkınma Bakanlığı'nın destekleriyle 'Yerel yönetimlerde yeni yasal düzenlemeler ışığı altında hizmet sunum yöntem araştırması' paneli Ankara'daki TODAİE binasında gerçekleşti.
Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tarafından Kalkınma Bakanlığı’nın destekleriyle ‘Yerel yönetimlerde yeni yasal düzenlemeler ışığı altında hizmet sunum yöntem araştırması’ paneli Ankara’daki TODAİE binasında gerçekleşti. Toplantıya davet edilen tüm büyükşehir ilçe belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı temsilcileri, İller Bankası temsilcileri, araştırma görevlileri ile birçok kurum ve kuruluşun katılımıyla büyükşehir yasası tartışıldı. Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, çalıştaya panelist olarak katılarak, tüm katılımcılara Büyükşehir Yasası’yla ilgili düşüncelerini paylaştı. Başkan Saatcı, yasanın imar bütünlüğü haricinde Türk Belediyeciliğine hiçbir katkısı olmadığını belirterek, üç çözüm önerisi sundu. Ankara’nın Kahramankazan Belediye Başkanı Ak Partili Lokman Ertürk ise, ilçe belediyelerinin kapatılması gerektiğini çünkü artık halka kaliteli hizmet veremediklerini ifade etti. CHP’li Bozkurt Belediyesi ise, ‘çöp toplama belediyesi olduk’ diyerek yasanın iptalini istedi.
Çalıştayın başkanlığını kentleşme ve çevre bilimleri duayeni olarak bilinen Prof. Dr. Ruşen Keleş yaptı. Başkan Saatcı yanı sıra çalıştay öncesinde belirlenen panelistler, İncesu Belediye Başkanı Zekariya Karakol, Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Kahramankazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk katılımcılara büyükşehir yasasıyla ilgili tecrübelerini ve düşüncelerini paylaştılar.
Ak Partili Başkan Ertürk, “İlçe belediyeleri kapatılsın”
Kahramankazan Belediye Başkanı Ak Partili Lokman Ertürk, 6360 büyükşehir yasasından kaynaklanan sıkıntılara dikkat çekerek, “Bölgesel dinamitlerin yerel özelliklerin baz alınarak şehirlerle ilgili kanunlar çıkartılırken, bunların ilgili paydaşlarıyla birlikte sadece belli bir yeri örnek alarak değil, tüm bölgeleri baz alarak kanunu yapmakta fayda var. Bunu itiraf ediyorum. Bu benim şahsi tespitim. Bizim kanun yapma noktasında bir sıkıntımız var. Yanlış anlaşılsın istemiyorum. İkili taraflarla, bu işin içinde olan STK’larla bunun öncesinde çok iyi bir hazırlık yaparak, farklı siyasi grupların görüşlerini alarak yapılması. 6360 büyükşehir kanunuyla biz (ilçe belediyeleri) çöp toplayan, halkımıza hizmet etmek için gayret eden ama yetkilerden yoksun, gelirlerimizi kaybetmiş, bir şekilde hizmet için kaynaklar bulma mücadelesine girmiş belediye olduk. Bununla ne oluyor? Artık kaliteli hizmet etmek imkânsız hale geliyor ve günü kurtarmaya çalışıyorsunuz. Ben diyorum ki, özellikle son iki yılda ilçe belediyeleri kapatılsın” diye konuştu.
Türkiye Belediyeler Birliği’ne sitem!
Panelist olarak katılım sağlayan Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, yasayla ilgili düşüncelerini aktarmadan önce 2014 yılından bu yana Türkiye Belediyeler Birliği’ne talep ettikleri halde ilçe belediye başkanlarını bir araya getirmemeleri, sorunlarını dinlemedikleri için sitem etti. Başkan Saatcı, “15 yıldan bu yana belediye başkanlığı yapan ancak son 2 yıldan bu yana da büyükşehir şube müdürlüğü yapmaya çalışan hepinizi saygıyla selamlıyorum. Burada bir sitemi Türkiye Belediye Birliği’ne yapmadan geçemeyeceğim. Biz belediye başkanıyız. Belediyeler Birliği’nin üyesiyiz. Büyükşehir yasasıyla ilgili bir toplantı yapalım, derdimizi anlatalım demiştik. Ancak 2014’den bu yana bizleri (ilçe belediye başkanları) bir araya getirip, dertlerimizi dinlemedi. Hiç popülizm, siyaset yapmadan ancak araziden karşılaştığımız sorunları, belediye başkanı olarak ya da şube müdürü olarak siz değerli başkan ve belediye temsilcilerine anlatacağım”
“İktidarla papaz olmamak için konuşmayan başkanlar var!”
Başkan Saatcı konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “İki tip belediye başkanı var. Şu an bu yasayı çıkartan iktidar partisine bağlı olduğu için, iktidarla papaz olmayan, diğer dönemde de adaylığını garantiye almak için sesi çıkmayan. Bir diğeri ise Büyükşehir Belediye Başkanının partisinden olan ilçe belediye başkanları. O da büyükşehir belediye başkanıyla papaz olmayayım diyerek, hizmet alamamaktan korkan belediye başkanı. Bir de çok azınlıkta olan doğruya doğru eğriye eğri diyen, belki benim dediklerim yanlış olabilir ancak inandığını söyleyen belediye başkanları! Bir kere bunun adını doğru koyalım. Ben ayrıca değerli başkanım Lokman Ertürk’e düşüncelerini açıkça söylediği için teşekkür ediyorum”
“Vatandaş hangi kapıya gitsin?
“İstanbul ve Kocaeli hariç bütünşehir yasasının Türk Belediyeciliğine plan bütünlüğü haricinde bir nebze katkı sağladığını söyleyen herkesle tartışmaya hazırım. Bu yasanın bize en ufak bir katkısı olmamıştır. Sizlerle psikolojik etkenleri paylaşacağım. İlçe belediye Başkanlığı’nda ben başka bir adayla yarışıyorum. Örneğin Ruşen hocamla ben rakibim. Ruşen hocam seçimi kazanıyor. Ama büyükşehir belediyesi seçimi kaybeden beni sırf aynı partiliyim diye gelip o ilçeye veya bölgeye şube sorumlusu olarak atıyor. Altıma arabayı, sekreteri veriyor. Büyükşehir sorumluluğundaki (alt yapı, üst yapı) yetkileri de veriyor. Bir de bina yapıp içine oturtuyor. Ee vatandaş şimdi nereye gidecek? Vatandaşı iki kapılı yaptık. Büyükşehir yasası iyiymiş. Büyükşehir yasası iyi diyen bir ilçe belediye başkanı ya yetkisini kullanmayı bilmiyordur ya beceriksizdir ya da bu işten anlamıyordur”
“Bürokrasiye bir de büyükşehir ekledik”
“Düşünebiliyor musunuz? Yolun altı büyükşehrin, üstü ilçe belediyesinin olabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Tapu tekdir. Ya senindir ya benimdir. ‘Büyükşehir yasasıyla daha iyi koordinasyon olunuyormuş?’ diyorlar. Yahu yasa geçmeden önce biz Telekom ve AYDEM ile yazışmakta, koordine kurmakta zorluk çekiyorduk. Şimdi bir de başımıza büyükşehir belediyesi çıktı. Ben kendi coğrafyamdan bahsedeyim. Muğla’nın bir ucundan bir ucuna 400 km. Su havzaları birbirinden farklı, su maliyeti birbirinden farklı. Ben cazibeyle 38 km öteden getiriyorum. Bodrum’a geliyor, örnek veriyorum 300 km’den. Su hayattır. Suyun satış fiyatını maliyeti belirler. Siz 10’a mal ettiğinizi 20’ye satabilir misiniz? Belediyeler ticari kuruluşlar mıdır? Ben Fethiye’de suyu 1 TL 40 kuruşa içirirken, şimdi oldu 4,5 TL. Bodrum’da da aynı fiyat. Ee benim maliyetim bir değil ki.”
“Ülkemizin paylaşmaya ihtiyacı var”
“Fransız Siyaset Sosyoloğu Maurice Duverger diyor ki, ‘seçilmiş krallar!’ Büyükşehir Belediye Başkanları seçilmiş krallar! Onların bu yetkilerle bu yasadan memnun olmamaları zaten mümkün değil. Türkiye’de şu anda 29 kralımız var! Onların astığı astık, kestiği kestik. Ülkemizin hele ki şu 15 Temmuz’dan sonra ortak akla, hoşgörüye, paylaşıma ihtiyaç vardır. Biz Muğla’da 13 ilçe belediye başkanıyız. 34 ay geçti, Büyükşehir Belediye Başkanı arkadaş bizi toplayıp, ‘Sizin ne derdiniz var. Birlikte ne yapalım’ demedi”
“Şehirleri kimliksiz ve kişiliksiz hale getirmiştir”
“Bizim kültürümüz, tarhanamız, şivemiz, insanımız farklı. Dağların şehirleri ayırdığı bu bölgede bu yasa nasıl uygulanacak? Siz bunların hepsini bir potaya topluyorsunuz tek merkezli yönetim diyorsunuz. Paranız yoksa bulursunuz, silahınız yoksa bulursunuz. Ama kültürünüz giderse yok olursunuz. Bu yasa Türk kültürünün ana ögesi olan köy kültürünü yok etmiştir. Köy, mahalle olur mu? Gitseniz bir köye, çalsanız bir kapıyı size hiçbir şey yapmasalar, kırarlar iki köy yumurtası yersiniz. Yasaya göre şehirlerde hayvan beslemek serbest mi? Değil! Ee nasıl besleyecek hayvanı. Bu yasa oldu bittiye getirilmiş bir yasa. Bize de hiçbir katkısı yoktur. Bu yasa şehirleri kimliksiz ve kişiliksiz hale getirmiştir. Kimse inat etmesin. Bazı konularda nasıl U dönüşü yapıldıysa, bu konuda da en kısa sürede U dönüşü yapılması pergel yasası hariç eski yasanın uygulanması gerekmektedir”
“Bana hükmeden, benden güçlü olacak”
“Bana hükmeden, benden güçlü olacak. Coğrafi, ekonomik, stratejik. Her konuda benden üstün olacak. Bakıyorsunuz, Marmaris, Bodrum, Fethiye. Biz hangi parametreyi alırsanız alın, merkezden güçlüyüz. Güçsüze güç verip, bana karşı kullandırtma arkadaş”
Halk mağdur oluyor!
“Mezarlık hizmetlerine bakın. Mezarlık hizmetleri büyükşehrin. Defin hizmetleri ilçe belediyesinin. Al arkadaş defini de sen yap. Ya da verin hepsini biz yapalım. Böyle bir şey olabilir mi? Bu sadece en küçüğünden bir örnek. Bir vatandaş düşünün. Vatandaş ev yapacak. Çekme mesafesi gibi küçük bir konu için yasa gereği önce ilçe belediyesi komisyonuna gidiyor. Bir ay sonra tekrar ilçe belediyesi meclisine geliyor. İlçe belediyesi bunu büyükşehir belediyesine gönderiyor. Büyükşehir’de de önce komisyona sonra meclise gidiyor. Vatandaş sadece ufak bir çekme mesafesinden dolayı en az 5-6 ay mağdur oluyor. Hani nerede yerinden yönetim? Hani vatandaşın işini kolaylaştırıyorduk?”
“Cennetleri mahalle yaparak mı sorunları çözeceğiz?”
“Turizm Bakanlığı’mızın fuarlarda boy boy fotoğraflarına yer verdiğimiz bizim değerlerimiz var. Örnek veriyorum, Ölüdeniz’imiz, Göcek’imiz, Dalyan’ımız… Buralar sadece bizim değil, Türkiye’nin tanıtım objeleridir. Kaşıkçı elmaslarımızdır. Buraları mahalle yaparak sorunları çözmek abestir. Buraları bir ilçe belediyesine bırakmak yerine, turizm bakanlığımıza bağlasak daha da güzel olmaz mı?”
“Muğla’nın yüz ölçümü kadar alanda Almanya’da 6 şehir var!”
“Siz Kadıköy ve Üsküdar’ı ayırabilir misiniz? Burada pergel yasasından başka bir şey uygulanmaz. Çünkü bir yerden bir yere geçtiğinizi anlayamazsınız. Ama bakın Fethiye nerede? Datça nerede? Bunu nasıl aynı şekilde değerlendirebileceğiz? Banliyöleşmenin olduğu, yoğunluğun arttığı ve sınırların gerçekten sadece tabelalar ile ayrıştırıldığı bölgelerde Büyükşehir yasası uygulanabilir. Avrupa'da büyükşehir uygulamasını en başarılı şekilde yürüten ülke Almanya’dır. Genellikle model ülke olarak gösterilir. Büyükşehir yasası Avrupa'da 2. Dünya Savaşı sonunda başlamış, sanayi devriminin getirdiği hızlı büyümenin kontrol edilmesi ve savaşın yaralarının sarılması için ortaya çıkmıştır. Ancak Almanya'nın eyalet sistemi ile yönetiliyor olması büyükşehir yasasının uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Almanya'daki başarının altında yatan en önemli faktör coğrafi yapıdır. Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin yüz ölçümü kadar olan alanda Köln, Düsseldorf, Bochum, Essen, Duisburg, Oberhauen şehirleri vardır. Bunlar Almanya'nın ön önemli maden, otomobil, demirçelik, kimya sanayi şehirleridir. Hepsi iç içe geçmiş (İstanbul – Kocaeli gibi) dümdüz ovada kurulmuş şehirlerdir. Böyle eyaletlerde büyükşehir uygulamasına karşı tabi ki çıkılmaz. Bizim coğrafyamızda Büyükşehir’in başarılı olacağını söylemek de artık abestir.”
“Boy boy reklam panolarının paralarını cebinizden mi veriyorsunuz?”
“Bir belediye başkanı olarak söylüyorum. Bir hizmet yapıyorsunuz, hemen oraya bir pano koyuyorsunuz. Bir de başkanın yakışıklı bir resmi. Bu nedir? Siz o resmi vatandaşın gönlüne yazabilir misiniz? O zaman seçilirsiniz. Yapmış olduğunuz panoların parasını cebinizden vermiyorsunuz kusura bakmayın. Halkın parasıyla veriyorsunuz. Reklamcıları zengin etmeyin. Panodaki yazıları halkın gönlüne yazın.”
“3 önerim var!”
“Başkanım peki sizin önerileriniz nedir?’ derseniz eğer, benim üç tane önerim var. Bir, bu büyükşehir yasasının iptali. İki, büyükşehre bağlı tüm ilçe belediyelerin kapatılması ve seçim yapılmaması. Üç, pergel yasasına geri dönülmesidir”
CHP’li Başkan Çelik, “Çöp toplama belediyesi olduk”
Başkan Saatcı’nın konuşmasının ardından panelist CHP’li Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik ise, kapanan il özel idare ile belde belediyelerinden gelen personellerle birlikte şişkin bir kadro oluştuğunu ifade ederek, iller bankasından gelen paranın aylık personel ücretlerini dahi karşılamadığının altını çizdi. Başkan Çelik, ‘çöp toplama belediyesi olduk’ diyerek yasanın artı bir tarafının olmadığını sözlerine ekledi.