Girgin: 'Bütçe Faize Kurban Ediliyor'

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin Bütçe görüşmelerinde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varan'a ''İşsiz sayısı 8 milyona gelmişse başta sanayi politikalarını belirleyenler, şapkayı önüne koyup düşünür, halkımız işsizlikten kırılırken, sanayiye ayırdığımız bütçenin 9 katına yakınının faize gitmesi, açık bir başarısızlık örneği değil mi'' diye sordu.

Sanayi doğalgazına gelen zam, ucuz emek gücü ve istihdam yaratmayan sanayi politikaları ile Belediyelerin kalkınma ajanslarına yatırdığı payların azaltılması gibi konuları dile getiren Girgin,
Sanayiye ayrılan bütçenin 9 katının faize ayrıldığını belirterek Bakanlığın 2022 bütçesini eleştirdi.
‘’Ancak burası, halkın gerçekleri ile Saray’ın hülyaları arasında uçurumun olduğu bir Tek Adam Rejimi olduğu için, Başta siz Sayın Bakan bütün karar vericiler, yıllardır başarısızlığı kanıtlanmış, istihdam yaratmadığı açık olan sanayi politikalarında ısrar etmekte hiçbir beis görmüyor’’ diyen Girgin şöyle devam etti:
‘’Anlata anlata dilimizde tüy bitti: 
Parayı betona gömer, bütçeyi faize kurban ederseniz; bu halk işsizlikten kırılır, tencere kaynamaz, “geçinemiyoruz” diyenler ne yazık ki intihar etmeye başlar…
Ne yapmak lazım: İmalat sanayisini büyüterek, istihdamı arttırmak lazım. Bunun için önce faizcilerin iktidarı olmaktan vazgeçmek lazım. 
KAYNAKLAR 5’Lİ ÇETEYE
Bunu iktidar bilmiyor mu? Çok iyi biliyor. Ama iktidar varlığını borçlu olduğu düzenin aleyhine bir şey yapamaz.
Bu düzenin belkemiği faizci sermaye ve bütün kamu kaynaklarına üşüşmüş 5’li çetedir. Tek Adam Rejimi’ni ayakta tutan kolonlar bunlardır. 
Herkes görecek ki, halkımız ilk seçimlerde bu kolonları yıkacak, sandık yoluyla Tek Adam Rejimi’ni ait olduğu yere, tarihin tozlu sayfalarına gönderecektir. 
Ne dedik? Bütçeyi faize kurban ediyorsunuz dedik. 
Şöyle bir bakalım: 2022 Bütçesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nı ilgilendiren 3 program var: Bölgesel Kalkınma, Sanayinin Geliştirilmesi ve Tüketicinin Korunması. Bu 3 programa ayrılan bütçe:  26 milyar lira.
2022 bütçesine göre faiz giderleri 240.4 milyar lira.
Kısacası, sanayiye ayrılanın 9 katı faize gidecek. 
Halkımız işsizlikten kırılırken, sanayiye ayırdığımız bütçenin 9 katına yakınının faize gitmesi, açık bir başarısızlık örneği değil mi?
ZAMLAR HALKIN SIRTINA 
Tek Adam Rejimi dediğimiz bu haramzade düzeni irtifa kaybettikçe, maliyeti halkımızın sırtına yükleniyor. 
Daha dün sanayi doğalgazına %48 zam geldi. 
Bir de sanayiciye örtülü zam var. 
Son kaynak tedarik tarifesi sınırı 2022 yılı için 7 milyon kilowatt saatten 3 milyona düşürüldü. 
3 milyon kilowatt saat üstü kullanan çok sayıda sanayici de bu tarifeye dahil edildi.
 Sanayiciler, ulusal tarifeden daha pahalı olan bu tarifeye dahil edilip, elektrik tedarikçileri ile 2’li anlaşma yapmaya zorlanıyorlar. 
Ülke ekonomisinde istikrarsızlığın devam ettiği bu belirsizlik ortamında, tedarik şirketi ile 2'li anlaşma yapan sanayici, yarın tedarik şirketinin de zora düşmesi sonucunda boşa çıkarsa Son Kaynak Tedarik Tarifesi ile daha yüksek fiyattan elektrik kullanınca bunun hesabı kime ait olacak, Sayın Bakan? 
bu zamlar sanayi üretimin, istihdamı, enflasyonu doğrudan etkiliyor. Siz ise bu zamlar karşısında kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. 
“Böyle bir zam iğneden ipliğe her şeye zam demek. Bunun yoksulun cebine eli sokup para almaktan farkı yok” demiyorsunuz. 
SANAYİDE ÇARKLAR DURUYOR
Bakın Ankara Sanayi Odası açıklamasında ne diyor? 
“Yeni zamlar yüzünden elektriği en fazla kullanan un ve makarna sanayicilerinin maliyeti olağanüstü arttı, halkın en çok tükettiği ekmek ve makarnaya zam kaçınılmaz hale geldi.”
Şimdi biz böyle söyleyince iktidar diyor ki “dünyanın her yerinde zam geliyor.” 
Ancak bizdeki zamlar hepsinin üstünde. 
Türkiye, elektrik ve doğalgazda Avrupa’nın zam şampiyonu. 
2019 ile 2021 ilk yarılarını kapsayan 2 yıllık dönemde Türkiye'de elektrik fiyatları yüzde 47.4 arttı. Türkiye’yi takip eden 2.sıradaki ülke Polonya’da (%21,9) Türkiye’nin yarısı kadar bile zam yapılmamış. 
Bugün Ankara-Siteler’de, yani mobilya endüstrisinin kalbinde basit bir sunta kestirmeye kalksanız, bir atölye diğerinden rica ediyor çünkü makineler kolay kolay çalışmıyor. Elektrik faturasından canı yanan esnaf, makine ısınana kadar para kaybedeceğini düşünüyor.
Bu şartlarda, sanayici nasıl üretim yapacak? 
Ya vazgeçecek, ya da çaresizce bu zamları ürünlere yansıtacak. 
Borçkolik ve faizkolik bu bütçe yapısında istihdam yaratan, katma değer yaratan, yerli sanayici hiçbir dişe dokunur destek bulamıyor. 
Sanayicilerimizi, tutarlı, etki analizi sürekli yapılan bir teşvik politikası ile yüksek teknolojili üretime yöneltmemiz gerekiyor. 
Neden mi?  
Katma değerli, yüksek teknoloji üretmeyen; fasona, montaja çalışan yani büyük ekonomilerin hamallığını yapan ekonomiler çöker. 
Sayın Bakan da sunumunda “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak hedefimiz net: Ülkemizi katma değerli ve yüksek teknolojili üretimde global bir üs haline getirmek” dedi. 
Fakat gerçekler öyle demiyor. 
İHRACAT DEĞERİ DÜŞÜYOR
Üretimimiz artıyor gözüküyor ama kilo başına ihracat değerimiz düşüyor;
2018’de 1 kilo ihracatımız 1,28 dolar getirirken; 2021’de bu rakam 0,94 dolara geriledi. 
Bugün ülkemizin toplam ihracatında yüksek teknolojili ürün payı yüzde 2,8 iken dünya ortalaması bunun 7 katı düzeyindeyse, düşük ve orta-düşük teknoloji yoğunluklu imalat sanayii ihracatımız toplam ihracatımızın yüzde 65.5’ini kaplıyorsa, küresel markalaşma endekslerinde adımız anılmıyorsa ortada açık bir başarısızlık vardır. 
Bu mu bahsettiğiniz güçlü sanayi altyapısı Sayın Bakan? 
Bir ülkenin ihracat geliri kadar, o ihracatının bileşenleri, alt sektörlerinin ihracata katkısının ne oranda olduğu da kritiktir.
İhracatımız yüksek teknolojiye dayanmadığı için "ucuzlatarak" rekabetçi avantaj sağlayacağımız tek şey, emek gücümüz. 
Vatandaşını ucuza çalıştırmayı bir avantaj olarak gören bir sanayileşme stratejimiz var. 
TÜRKİYE UCUZ EMEK PAZARI HALİNE GELDİ
Tüm dünyada ucuz işçi gücüne sahip olarak bilinen Çin'in başkenti Pekin’de bir asgari ücretli 360 dolar, bizdeyse asgari ücretli 290 dolar alıyor.  Çin’de asgari ücretli işçi, bizim asgari ücretli işçimizden %22 daha fazla ücret alıyor. 
İktidar, ülkemizi ucuz emek pazarı haline getirip, adeta uluslararası sermayeye "gel benim işçimi istediğin gibi sömür” mesajı vermektedir. 
Rekabet gücünü, işçinin emeğini ucuzlatarak sağlamaya çalışmaktadır.
Ama ona rağmen yabancı yatırımcıyı ülkeye çekememektedir, çünkü demokrasinin, hukukun, istikrarın olmadığı, her kararın bir kişinin 2 dudağına bağlı olduğu bir ülkede kimse yatırım yapmak istemez. 
Sayın Bakan, “Emtia piyasalarındaki dalgalanmalar, enerji fiyatlarındaki hızlı artış, lojistik ve tedarik zincirlerindeki aksaklıkları” sanayi sektöründeki riskler olarak sıraladı. 
Kısacası, bütün üretim maliyetleri artıyor. Artmayan üretim girdisi ne? 
Emek gücü. 
O yüzden diyoruz ki, bu yoksullaştıran bir sanayi/ihracat stratejisidir. 
TÜM ESNAF KOSGEP DESTEKLERİNDEN YARARLANSIN
Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 97’sini oluşturan esnaf ve sanatkarlar KOSGEB desteklerinden yeterince yararlanamıyorlar. 
2009’dan itibaren hizmet sektörü de KOSGEB’in desteklerinden yararlanmaya başlamıştır. 
Destek programları uygulamaya konulurken, esnaf ve sanatkarlar ile tacir ve sanayiciler için başvuruların ayrı tutulduğu programlar hazırlanması önem taşımaktadır. 
KOSGEB destekleri genellikle başvuru sırasına göre karara bağlanmakta ve orta ölçekli işletmeler sahip oldukları insan kaynağı ve kurumsallaşmış olmaları nedeniyle bu prosedürü kolaylıkla tamamlamaktadır. 
Esnaf ve sanatkarlar ise genellikle bu programlardan yararlanamamaktadır. Bu sakıncanın giderilebilmesi için, sadece 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamında açılmış olan ve Esnaf ve Sanatkar Siciline kayıtlı işletmelerin başvurabileceği destek programları hazırlanmalıdır.  
KOSGEB Hizmet ve Desteklerinden kahvehane, çay ocağı, internet kafe ve emlakçı esnafı KOSGEB desteklerinden yararlanamamaktadır.
İlgili Bakanlar Kurulu Kararında değişiklik yapılarak, tüm esnaf ve sanatkarlarımızın KOSGEB desteklerinden yararlanabilmesi sağlanmalıdır. 
BELEDİYELERİN KALKINMA AJANSLARINA AKTARDIĞI PAY DÜŞÜRÜLMELİDİR
5449 sayılı Kanuna göre belediyelerin, bütçe gelirleri üzerinden kalkınma ajanslarına aktaracakları payların oranı binde beş olarak belirlenmiştir.
Bu payın binde iki oranına düşürülerek belediyeler üzerindeki mali yükün hafifletilmesi gerekmektedir. 
Ayrıca katkı paylarının hesaplamasında 5449 sayılı Kanunda kurumların borçlanmalarının da katkı payı matrahından hariç tutulacağı belirtilmesine rağmen; Kalkınma Ajansları, yıl içinde yapılan borçlanmaların gelirden düşülmesinin uygun olmadığına yönelik olarak Bakanlığınızın görüş yazısını kurumlara bildirmiştir. 
Kanundaki madde ile Bakanlığınızın bildirmiş olduğu görüş arasındaki farklılığın giderilmesi için borçlanmaların kalkınma ajansları katkı payına esas teşkil eden matrahtan düşülüp düşülmemesi yönünde yasal bir düzenleme yapılmalıdır. 
Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
 

Bakmadan Geçme