Fırat Bağcı

Film Değil FİLİM

Fırat Bağcı

   Güzel bir bahar günü filmlerde imrendiğim sahnelerden birini yaşamak için eşorfmanlarımı giyip köpeğimle yürüyüşe çıktım fakat hiç hayalimdeki gibi olmadı. Ben sakince koşmayı umut ederken köpeğim beni koşturdu. Ona patronun kim olduğunu anlatmak istedim fakat köpek ayağa kalktığında göz göze gelemedik. Beni dinlemek için eğilmesi gereksede patron o olduğu için eğilmedi. Güzel fizikli güzel saçlı hiç bir hatun kişisi de köpekle ilgilenmedi. Sanırım dost tercihimi kangaldan yana kulanmakla hata yapmışım.

Dostumu ikna edip bir şekilde eve gelebildiğimde telefonum çaldı. Arayan numara kayıtlı değil. Bu gerginliği sadece ben mi yaşıyorum bilmiyorum ama tanımadıım numarayı açmayıp ‘’beni aramışsınız’ diyerek geri dönme huyum var. Arayan bir hafta önce tanımadığım birinin düğününde eğlenebileceğim kadar eğlendiğim bir arkadaş ortamında tanıştığım Seda.. ‘’beni aramışsınız’’ diyerek geri dönmem hiç hoş olmadı. Numarasının neden kayıtlı olmadığı konusunda bir kaç teknolojik yalandan sonra akşam için planım olup olmadığını sordu. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Bildiğimiz senaryo da akşam için bir yemek planı yapılır yemek yerken üç beş bakış atılır yemeğin sonuna doğru sırıtışlar kahkahaya döner, araba bırakılır ve yürüyerek hava alınır. Hatun kişisinin evinin önüne gelindiğinde ilgili kişiyi kahve içmek için eve davet eder. Sonrası da malum.
 Bu senaryo gözümün önünde akarken akşam bir planım olmadığını onunla takılmaktan mutlu olacağımı belirttim ve akşam tekrar haverleşmek için sözleştik. Ilk kural aktive ve mekan seçimi. Doğal seleksiyonda bunun sorun olmayacağı düşünülsede amaca yönelik araçlar planın başarısında rol oynayan en önemli faktördür. Açmam gerekirse, pahalı bir restauranta dolmuşla gidilmez.
Sizinle planımı paylaşmayı çok istesem de cüzdanımda plan yapacak kadar sermayemin olmaması çokta alternatifim olmadığını bu sebeple akışına bırakmam gerektiğini anlıyoruz. ‘’Sedacım seni nerden alayım’’ yerine ‘’Sedacım nerede buluşalım’’ teklifine sağolsun ortak bir nokta belirledik. Tüm akşam bir kokoreççinin taburesinde kokoreç arkası çay ve bol kahkaha ile geçirip onu eve kadar bırakabileceğimi söyledim. Nasıl olsa yürünecek o yol! Onun ısrarlı karşı çıkmalarından anlamam gereken meğer evine otobüsle gidildiği imiş. Neyseki kartım yanımda. ‘’ben bu yolu geri dönmemeliyim’’ düşünceleri ile yaklaşık 20 dakika süren yolculuktan sonra evin önüne geldik tüm nöronlarımla beklediğim o an ‘’sen eve dönebilecekmisin’’ sorusu değildi elbette, ama gelen soru bu oldu. ‘’hallederim ya ben şey yaparım sorun olmaz’’ gibi saçma cevabımdan sonra ayrıldık ve evine girdi.
Olunmaması gereken beklenti içinde bu tarz bir akşam yaşayan binlerce hemcinsim ve bu gerginliği geçirmek zorunda kalan karşı cins için olayın bu raddede görünme sebebi o lanet olası filmler. Sanki, neyi nasıl yaşayacağımıza kötü yazılmış klişe filmler karar veriyor. Filmde herkes mutlu ama son otobüsü kaçıran Ayhan saatlerce yürüyor. 
 

Yazarın Diğer Yazıları