Afi Can

Edebiyat Günü

Afi Can

Bu hafta edebiyat köşemize hocam demekten onur duyduğum Şair, Yazar Coşkun Karabulut'a ayırmamın doğru olacağını düşündüm. Zira edebiyatımıza yaptığı katkıların yanında bana çıkmış olduğum bu yolda rehber de olmuş bir büyüğümüz kendisi.
Şair Coşkun Karabulut ile tanışmamız bir tesadüf eseri olmadı. Fethiye’de uzunca zaman geçirdikten sonra edebiyatı bir kartvizit olarak görmeyen, politik meselelere kurban etmeyen, maddi beklentiler içerisinde olmayan, düşünsel ve dinsel boyutta onu bir kalıba oturtmaya çalışmayan, kısacası edebiyatı bir işime yarasın diye değil de sadece edebiyat olarak gören bir kimse arayışına girdiğimde karşılaştığım ender isimlerden biri oldu Coşkun Karabulut. Naif kişiliği, kapsayıcı inançları ve donanımlı fikirlerini burada anlatmanın lüzumu yok çünkü böylesi bir eylem kendisini tanımayanlar için yağcılık yaptığım hissiyatını uyandırabilir. O yüzden ben kendisinin naif kişiliğinden değil şairliğinden bahsetmek isterim. Hem kişiliğini ön plana çıkarmak ömrünü adadığı şairliğine de haksızlık olur.  Şiirlerini okuduğunuzda “garip” akımının zihinde bıraktığı tortusuz lezzeti alabilirsiniz. Lafı eğip bükmez, düşüncelerini şirin görünmek adına kinayeli lafların altına süpürmez ama illa düşündüğümü söyleyeceğim diye kalpte kırmaz, şiirleriyle savaşmaz, onları bir silah olarak kullanmaz, insanın yüzünde hafif bir tebessüm bırakırken ince bir düşünme halini de sizlere bırakır, sizi hiç bir şeye zorlamaz. Şair Coşkun Karabulut’un şiirlerini dinlemek, okumak için belirli bir ruh halinde olmanız gerekmez. Zeytin peynir gibi günün her vakti lezzet alabileceğiniz besleyici değeri yüksek mısralardır. İnsanı keyiflendirir. Hüzünleri size bırakır. Sebebini tam olarak bilmiyorum. Lakin ben her Coşkun Karabulut şiirinin ardından gamzelerimi saklandıkları yerden meydana çıkartacak kadar gülümserim.

Yazarın Diğer Yazıları