Başkan Solak 'Mesleğimizle ilgili mücadelemizi sürdüreceğiz'

Fethiye Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Günay Solak, Dünya Mimarlık Haftası dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, 'Mimarlar odası çatısı altında 'Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre oluşturmak' adına, mesleğimizle ilgili mücadelemizi daha fazla sürdürebilmeyi temenni ediyoruz' ifadelerinde bulundu.

Youtube Kanalı
Abone Ol

Başkan Günay Mimarlar Haftası kapsamında şu ifadelere yer verdi;
“Dünya Mimarlık Haftası, 1985 yılından bu yana her sene Ekim ayının ilk Pazartesi günü BM Dünya Konut Günü'ne paralel olarak içinde bulunduğumuz hafta kutlanıyor. Uluslararası Mimarlar Birliğ (UIA – I NTERNATIONAL UNION OF ARCHITECTS) tarafından bu seneki tema “Sağlıklı bir dünya için temiz çevre” olarak belirlendi. Bu tema çerçevesinde mimarların daha fazla söz sahibi olabildiği, mesleki başarının tasarımların olduğu bir gelecek temenni ediyoruz. Temiz bir çevre sadece atıkların çöplerin kontrol edilmesiyle değil daha kimlikli bir şehirleşmeyle daha bilinçli bir yapılaşmayla ve daha çevreye duyarlı tasarımlarla sağlanabilecektir. Böyle bir çevre için de mimarlık mesleğine düşen sorumluluk çok fazladır. Mimarlık haftası bu sene 4 Ekim 2021'de başlayarak içinde bulunduğumuz haftada kutlanacak. UIA, bu temayla üç temel alana odaklanarak 2030 küresel kalkınma gündemine katkıda bulunmayı umuyor: odaklanılan bulanlar “barınma, kamusal alanlar ve bunların iklim değişikliğiyle ilişkisi.”
BARINMA
UIA, tüm insanların yeterli barınma hakkına sahip olması gerektiğine inanıyor. UNHabitat'a göre, dünya çapında 1,8 milyardan fazla insan yeterli barınma hakkından yoksun. 2030 yılına kadar, dünya nüfusunun yüzde 40'ının, istihdam, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere erişim için bir ön koşul olan yeterli konut erişimine ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor. Barınmak yemek içmek nefes almak kadar temel bir ihtiyaç ve haktır. İnsanlar yeme- içme ihtiyaçlarını karşılayabilmek için doğaya başvurdukları kadar barınma ihtiyacını karşılamak için de doğa ile etkileşim halinde olmuşlardır. Bunun da sonuçları biz insanoğlunun bitmez tükenmez hırsları neticesinde olumsuz yansımıştır. Sanayileşme, hızlı kentleşme ve nüfus artışının da etkisiyle beraber çevreye verilen tahribatın farkına varabilmek için fazlasıyla gecikmedeyiz. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çevre sorunları “felaket” olarak adlandırılmıştır. Bu yüzden doğa ile olan etkileşimimiz de çok daha bilinçli davranmalıyız. Özellikle barınmanın yanı sıra yaşanacak bir şehir olarak görülen bölgemiz, nüfus artısının dışında fazlasıyla göç alması nedeniyle hep daha fazla yasam alanları talebiyle karsı karsıyadır. Buna hazırlıksız yakalandığımız da bir gerçektir. Salgının etkisiyle daha da talep gören şehrimizde barınma ihtiyacı, tarım alanlarımızı, orman alanlarımızı günden güne daha da tahrip etmektedir. Kamusal Alanlar: Devam eden COVID-19 salgını, kamu binalarının ve açık alanların geleceğini nasıl gördüğümüzü şekillendirmede önemli bir etkiye sahip oldu. Kamusal alanların şekillenmesinde mimarlık mesleğinin ve tasarımın önemi büyüktür. Kamusal alanlarda son zamanlarda ‘bu kadar büyük m2 de binalar yaptık , dünyanın bilmem kaçıncı büyük binası,'' seklinde kıstaslar ön plana çıkmakta. İşlevsellik ve kente kattığı değer fazlaca göz ardı edilmektedir. Yapılan eserler büyüklükleri ile değil şehre kattıkları değerle anılmalıdır. Bu tur alanların elde edilmesinde başlangıç donemi aceleciliği hazır projelere yönelmeyi de beraberinde getirmeye başladı. Yönetim kademesinde bulunan kişilerin bu sorumluluğa daha fazla hassasiyet göstermesi daha kimlikli binaları da beraberinde getirecektir. Başlangıç aşamasında doğru proje ile yola çıkmak bu donemde kaybedildiği düşünülen zamanı yapım aşamasında fazlasıyla kazandıracaktır. Bu şehirle ilgili atılacak her yapısal adımda Mimarlara ve mimarlar odasına kulak vermeli , onları yapılacak her tasarımın bir parçası yapmak zorundayız. Doğru tasarımlar, yapılan işlerin sadece bu şehirde değil her yerde konuşulmasını sağlayacaktır. Ayrıca mimarlar odası olarak proje elde etmede en doğru yöntemlerden biri olan proje yarışması yönteminin de şehrimizle ilgili bir projede bir yöntem olarak belirlenip yarışma keyfinin bu şehre de yasatılması beklentisi içinde olduğumuzu hatırlatırız.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Birleşmiş Milletler Çevre Programı, şehirlerin küresel CO2 emisyonlarının yüzde 75'inden sorumlu olduğunu; ulaşım ve binaların bunun en büyük sorumlusu olduğu tahmin ediyor. Mimarlar, yapılı çevrenin karmaşık zorluklarına yanıt verecek donanıma sahip. UIA SDG Komisyonu, BM girişimleri ile dünyadaki mimarların uygulamaları arasında bir köprü oluşturmak için çalışıyor. Mimarların sadece yeni Sürdürülebilir Kalkınma Gündemine duyarlı olmalarını değil, aynı zamanda uygulanması ve evriminde aracı olmalarını sağlamayı amaçlıyor. İklim değişikliğinin etkisi bölgemizde yasadığımız orman yangınlarında fazlasıyla kendini göstermiştir. Yangınlarla fazlaca tahrip görmüş bölgemizde yanan orman alanlarımızın yeri yine orman olarak değerlendirilmedikçe iklim değişikliklerinin hızının artarak devam edeceği unutulmamalıdır. UIA ‘in belirlemiş olduğu bu temanın paralelinde mimarlık mesleğinin önemine daha fazla duyarlı olmamız gerekmektedir. Daha yaşanabilir bir çevre daha mutlu insanları da beraberinde getirecektir. Bir kentin mimari yapısı ve şehircilik anlayışı o şehrin kültür seviyesinin de bir göstergesidir. Mimarların hayalleri o şehrin geleceğidir aynı zamanda. O yüzden mimarlar hayallerini daha özgür kurabilmelidir. Mimarlarımıza daha fazla güvenerek onların tasarımlarıyla ön plana çıkmasını sağlayacak yaklaşımlar bu şehir için daha doğru yapılaşmaları beraberinde getirecektir. Şehrimizle ilgili herkesimin kabul ettiği sorunlar geçici pansuman çözümleriyle değil üzerinde ciddi çalışmalar yapılarak oluşturulacak bir kurallar bütünüyle çözüme kavuşturulmalıdır. Yapılara sonradan yapılan müdahaleleri gerektirmeyecek ihtiyaçlar mimarlık disipliniyle elde edilebilmeli ve bu belirlenen kurallarla çevreye saygılı iklim duyarlılığı olan kimlikli projeler üretilmelidir. Böyle bir çalışmada da mimarlara ve mimarlar odasına daha fazla söz hakkı tanınmalıdır. Görüntü kirliliği oluşturan her binanın mimar bir sahibi elbette vardır. Fakat bölgemizin en önemli mimarlık sorunu tasarlanan ile uygulanan arasındaki farklardır. Mimari tasarımı, kurallarla yönetmeliklerle prosedürlerle fazlasıyla kısıtlamak korumacılık değildir. Öncelikle şehrimizin yasam gerçekleriyle örtüşen yasam alışkanlıklarımıza hitabeden mekanlar üretmemizi sağlayacak bu şehrin kurallarını oluşturmamız gerekiyor. Bu şehrin mevcut kuralları aslında çok daha fazla sorunu barındırmakta. Sorunun çözümünü de insanlar bir şekilde kendi keyfi yöntemleriyle bulmakta. Tabi ihtiyacı karşılamak adına başlanan bu çözümler, devamında daha da büyük boyutta görüntü kirliliğine yol açacak çarpık yapılaşmaları ortaya çıkarmaya başlamaktadır. Mimarlar odası bu şehrin yapılaşma kurallarını bu şehrin gerçekleriyle oluşturulacak bir çalışmanın yapılmasını bir zorunluluk olarak görmekte ve bu çalışmanın içinde yer almak istemektedir. Dünya Mimarlık haftası olarak kutlanan ekim ayının bu ilk haftasında kısa sure öncesinde kaybetmiş olduğumuz Fethiye mimarlar odası önceki dönem başkanlarımızdan Cahit engin abimizi ve kaybetmiş olduğumuz mimar meslektaşlarımızı yeniden rahmetle anıyoruz. Mimarlık hassasiyetlerine daha duyarlı olunabilecek bir meslek geleceği temennisiyle tüm meslektaşlarımızın ve halkımızın mimarlık haftasını kutluyor mimarlar odası çatısı altında Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre oluşturmak adına mesleğimizle ilgili mücadelemizi daha fazla sürdürebilmeyi temenni ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

Bakmadan Geçme