Çoban, sektör can çekişiyor
İyi Parti Fethiye İlçe Başkanı Ali Fatih Çoban, yaklaşan turizm sezonu öncesi değerlendirmelerde bulundu. İlçe Başkanı Çoban, 'Türk turizmi bu yazı büyük sorunlarla geçireceğe benziyor. Portekiz, İngiltere ve İspanya gibi rakiplerimiz pandeminin de getirdiği yüke karşı pek çok önlem aldı bile. Türkiye'de potansiyelinin yüksek olmasıyla övünülüp doğru politikalar geliştirilmediği için yerinde sayan sektörlerin başında herhalde turizm gelir' ifadelerini kullandı.
Türk turizminin sorunları, rekabetçilik ve gelişme eksenleri hakkında görüşlerini aktaran İyi Parti Fethiye İlçe Başkanı Ali Fatih Çoban, sektörün bu yazı büyük sorunlarla geçireceğini vurguladı. İlçe Başkanı Çoban, Türkiye'de potansiyelinin yüksek olmasına rağmen; doğru politikalar geliştirilmediği için yerinde sayan sektörlerin başında herhalde turizm geldiğini belirtti.
İyi Parti Fethiye İlçe Başkanı Ali Fatih Çoban yaptığı açıklamada, “Türk turizmi bu yazı büyük sorunlarla geçireceğe benziyor. Portekiz, İngiltere ve İspanya gibi rakiplerimiz pandeminin de getirdiği yüke karşı pek çok önlem aldı bile. Türkiye ise turist çekecek hiçbir girişiminde bulunmadı henüz. Hem yaz sezonu başlarken hem de turizm haftası nedeniyle turizme ilişkin sorunları konuşmanın, çözüm önerileri sunmanın zamanı geldi. İyi Parti Fethiye İlçe Başkanlığı olarak önümüzdeki günler boyunca turizme dair paylaşımlarımız olacak. Türkiye'de potansiyelinin yüksek olmasıyla övünülüp doğru politikalar geliştirilmediği için yerinde sayan sektörlerin başında herhalde turizm gelir. Turizm, ihracat kalemi olarak düşünüldüğünde hammaddesi başlı başına ülkemiz olan, doğru kullanıldığında da teknik olarak kaynakların sınırsız ve sürdürülebilir olduğu neredeyse tek sektördür. Farklılıkların benimsenmesi, kültürlerin bilinirliği ve dünya barışına olan katkısı ile sağlamış olduğu ekonomik kazanç kadar toplumsal bir fayda da sağlar. Yani turizm ciddi bir döviz geliri getirdiği kadar barışı ve dostluğu da getirir” dedi.
SEKTÖR CAN ÇEKİŞİYOR
Açıklamasını sürdüren İlçe Başkanı Çoban, “Bütün bu olumlu özelliklerine ve 1980'li yıllarda ilerici diyebileceğimiz politikalara (nitelikli işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla eğitim kurumlarının açılması gibi) rağmen turizme dair devletin algısında bir vizyon kaybının yaşanması pandemi öncesinde ciddi sıkıntılar yaşayan bu sektörün pandemiyle beraber adeta can çekişmesine yol açmıştır. Sektördeki rant potansiyeli betona dayalı bir büyüme anlayışıyla birleşince daha farklı bir sonuç yaşanması zaten şaşırtıcı olurdu. Betona dayalı turizm anlayışına çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, 2019 verileri Türkiye'nin toplam oteller içinde 5 yıldızlı otellerin oranı açısından yüzde 14'lük bir oranla 5. sırada yer aldığını gösteriyor. Ormanların, sahillerin, koyların, küçük sakin kasabaların dev 5 yıldızlı oteller ve yazlık siteler ile ikame edilmesinin maliyeti de sürdürülebilirlik, çeşitlilik gibi kriterlerin göz ardı edilmesi oluyor. Halbuki aynı oran İtalya, İspanya ve Fransa'da yüzde 5'in altında. Yani turizm konusunda gelir ve nitelik açısından bizden daha önde olan bu ülkeler, doğal güzellikleri katletmeden ve dev tesisler inşa etmeden de turizmin yapılabileceğini kanıtlıyorlar. Bu ülkelerde ağırlık daha küçük ve alternatif konaklama işletmelerine dayanıyor. Bu anlayışın en güzel getirisi de turizmin ülke geneline yayılması ve daha çok bölgenin, işletmenin, kişinin turizm gelirlerinden faydalanması oluyor. Bu ülkelere gelen turistler daha fazla yer geziyorlar, daha çok yerel işletmeye gidiyorlar ve alternatif turizm kollarından yararlanıyorlar. İşte tam da bu yüzden turizm sektörünün sorunları pandemi dönemiyle beraber kriz seviyesine gelse de yaşanan mevcut olumsuzlukları sadece pandemiye bağlamak yanlış bir yaklaşımdır. Türkiye'de turist başı harcamalar 20 yıldır düşmektedir. Ülkemize gelen bir turist 20 yıl öncesine göre neredeyse beşte bir daha az harcamaktadır. Basit bir analizle anlatmak gerekirse, bugün kişi başı turist harcamamız 2003 yılı seviyesinde olsaydı Türkiye'nin döviz girdisi 10 milyar dolar daha fazla olacaktı” diye konuştu.
CİDDİ ÖNLEMLER ALINMALI
Turizm sezonu öncesi ciddi önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Çoban, “Peki hatalarımızdan ders alıp 2021 yılını kurtarma ihtimalimiz var mı? Bu soruya, en azından mevcut durumda, olumlu bir yanıt vermek güç. Rusya'nın aldığı seyahat kısıtlaması kararı, Avrupa Birliği'nin Mart ayında açıkladığı aşı pasaportu uygulaması ve Türkiye'nin bütün bu olan bitene neredeyse seyirci kalması 2021 yılının bir önceki yıldan daha da zor olabileceğini gösteriyor. Bir kez daha uyarmak gerek: Türkiye eğer hemen ve ciddi önlemler almazsa turizm sezonu boyunca risk bölgesi ve seyahat uyarısına sahip ülke olarak kalma riskiyle karşı karşıya. Bu da başta AB vatandaşları olmak üzere yabancı turistlerin ülkemize gelmesi konusunda sıkıntı yaşayacağımız anlamına geliyor. Uyguladığımız aşı pasaportunu AB aşı pasaportu ile karşılıklı entegre etme çalışmasına bile hız vermeyen bir anlayış kısa dönemde pandeminin kendisi kadar önemli bir risk olarak karşımıza çıkıyor. World Economic Forum Seyahat ve Turizm Rekabetçiliği Raporuna (2019) göre Türkiye turizm rekabetçiliği konusunda 43. sırada yer alıyor. Yani Türkiye diğer ülkelere kıyasla turizmi etkileyen ve etkileyecek alanlarda rekabetçi değil. Turist sayısı bakımından dünyada 6. turizm gelirlerinde ise 13. sırada olmamıza rağmen rekabetçilikte bu kadar düşük sıralarda olmamız düşündürücü zira azalan rekabetçiliğin turist sayısında ve turizm gelirinde ileride düşmeye yol açması kaçınılmaz. Türkiye'nin rekabetçiliğini olumsuz etkileyen alanlara bakınca aşağıdaki gibi bir durumla karşılaşıyoruz:
Emniyet ve Güvenlik (125. sırada) — 2013'te 79. sırada
Sağlık ve Hijyen (65. sırada) — 2013'te 64. sırada
İşgücü Niteliği (97. sırada) — 2013'te 68. sırada
Çevresel Sürdürülebilirlik (126. sırada) — 2013'te 95. sırada
Ülkemizin rekabetçilik alanında iyi olduğu konu ise altyapı hizmetleri... Özellikle hava ulaşımı altyapısı konusunda Türkiye dünyada iyi bir noktada yer alıyor. Bununla beraber yer liman hizmetlerinde önemli bir altyapı açığımız olduğunu söylememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
KONGRE VE KRUVAZİYER TURİZMİNDE DÜŞÜŞ
Kongre ve kruvaziyer turizminde gözle görülür düşüşler olduğunu dile getiren İyi Parti Fethiye İlçe Başkanı Ali Fatih Çoban açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Türkiye'de yeteri kadar turistik liman, liman altyapısı ve liman şehir bağlantısı bulunmamaktadır. WEF Raporunda Türkiye'nin eksik olduğu alanlarda meydana gelen olayların turizmi ve ülkemizin gelirini çok ciddi oranda etkilediği açıktır. Örneğin Türkiye uzun yıllardan beri Emniyet ve Güvenlik alanında alt sıralarda yer almakta, gelen turistlerin emniyeti konusunda güvence verememektedir. Özellikle terörizmin arttığı 2015–2016 yıllarında kongre turizmi veya kruvaziyer turizmi gibi alanlarda yüzde 90'a varan düşüşler olmuştur. Güvenlik sorunları ve jeopolitik gelişmelerden kaynaklı tehditler, ürün kalitesi ve fiyat avantajına rağmen, çeşitliliğin ve farklı turizm alanlarındaki gelirlerin sürdürülmesinin önündeki en büyük engellerdendir. Bu alanlardaki rekabet üstünlüğü başka kongre merkezlerine, limanlara veya rotalara kaptırıldığı zaman geri kazanılması oldukça güç bir üstünlüktür. Tam da bu açıdan en başta ülkemizin uluslararası çevredeki güvencesiz imajını değiştirmek ve bunun için ciddi adımlar atmak gerekmektedir. Çok değil 6 yıl önce bu sıralamada 79. sırada olduğumuz düşünüldüğünde, eskisinden daha iyi bir şekilde emniyeti ve güvenliği, insan hakları ihlalleri yapmadan, tesis etmek imkânsız değildir. Türkiye'deki bir başka önemli sorun işgücünün niteliğidir.
2013'te 68. sırada olduğumuz bu göstergede 2019 yılına geldiğimizde tam 29 sıra gerilemişiz. Bu alan hiç şüphesiz sadece turizmin değil bütün ekonominin en önemli problemlerinden biri. 1980'li yıllarda doğru bir planlama ile kurulan Turizm ve Otelcilik okullarının kalitesinin düştüğünü, müfredatın turizmdeki yeni eğilimleri yakalamaktan uzaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Oysa ilk kurulduklarında bu okullar, turizmin sonraki yılların lokomotif sektörü olacağı düşünüldüğünden oldukça kaliteli okullardı. Herhangi bir turizm otelcilik lisesinden mezun olan bir genç bölümüne göre fine-dining sofra hazırlamayı, otel işletmeciliğini, yiyecek-içecek hizmetlerini, bar sunumlarını dünya standartlarında bilebilecek düzeydeydi. Türkiye'nin düşük sıralamada olduğu bir alan da 71. sırada yer aldığımız İş Çevresi olarak gözükmektedir. Geçen 6–7 yıl içerisinde Türkiye iş ve kongre turizmi alanında da rekabetçi olma özelliğini kaybetmiştir. Bu kategoride gerileme oldukça önemli çünkü iş ve kongre turizmi turist kalitesini ve kişi başı turist harcamasını yukarıya taşıyan alanlar. Bu sıralamayı etkileyen alt faktörlere baktığımızda doğrudan yabancı yatırımların etkisini, işletme kurmak için ihtiyaç olan ortalama süreyi, bir işletme açmak için başlangıç maliyetini ve mülkiyet haklarını görmekteyiz. Yani Türkiye işletmeleri ve iş insanlarını ülkeye çekmekte başarısız olduğu için buradan kaynaklı turizm gelirine de sırt çevirmiş olmaktadır.
TÜİK Turizm Geliri verilerine göre 2013 yılında ülkemize 2,3 milyon kişi iş amaçlı ziyarette bulunmuş ve buradan 2,7 milyar dolar bir gelir elde edilmiştir. 2019 yılına geldiğimizde ise ülkemize iş amaçlı gelen ziyaretçilerin sayısı 1,8 milyona ve gelirimiz de 1,6 milyar dolara düşmüştür. Ülkemiz işletmeler ve iş insanları için elverişli bir ülke olmamasının cezasını 1,1 milyar dolarlık bir zarar ile ödemiştir. Özetle, Türkiye'yi özellikle son 10 yılda saran vasatlık tuzağı bütün şiddetiyle turizm sektörünü de esir almıştır.”