Cumhuriyet Meydanında Coşkulu Kutlama

Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Başkanlığı, Vatan Partisi ve Fethiye'deki bazı sivil toplum örgütleri tarafından Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni ve etkinliği düzenlendi. Coşkulu bir şekilde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliği çelenk sunumu ile başladı. CHP Fethiye İlçe Başkanlığı, Vatan Partisi Fethiye İlçe Başkanlığı, ADD, CKD, ÇYDD, YKKED, Türk Kadınlar Birliği Atatürk anıtına çelenk sundular.

PAYLAŞ
Dost Gazetesi - Dost Gazetesi

Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Başkanlığı, Vatan Partisi ve Fethiye’deki bazı sivil toplum örgütleri tarafından Cumhuriyet Meydanı  Atatürk Anıtı önünde Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni  ve etkinliği  düzenlendi. Coşkulu bir şekilde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliği çelenk sunumu ile başladı. CHP Fethiye İlçe Başkanlığı, Vatan  Partisi Fethiye İlçe Başkanlığı, ADD, CKD, ÇYDD, YKKED, Türk Kadınlar Birliği Atatürk anıtına çelenk sundular.

Cumhuriyetin  92. Yıl dönümü nedeni ile Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlığı önderliğinde, Vatan Partisi İlçe Başkanlığı, Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Mavi Kuş Derneği, Kır çiçekleri Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri  ile Yörük ve Türkmen Dernekleri tarafından Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk Anıtı önünde ortak bir kutlama  töreni düzenlendi. Yoğun katılım ile gerçekleşen  kutlama töreni ve etkinliği;  çelenk sunumundan sonra Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla devam etti.  Daha sonra günün anlam ve önemi hakkında; Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Başkanı Avukat Ali Özgür Kullukçu, Vatan Partisi Fethiye İlçe başkanlığından Selçuk Selvi  ve törene katılan sivil toplum örgütleri adına CKD Fethiye şubesi başkanı Dr. Nalan Ünal tarafından birer konuşma yapıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Ali Özgür Kullukçu  konuşmasında  “Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Kurtuluş savaşından sonra Türkiye Cumhuriyetini 29 Ekim 1923 tarihinde kurmuştur. Cumhuriyet  yönetimi  bizlere kul ve ümmet olmaktan  kurtarıp birey ve toplum olma, ulus olma sürecini  başlatmıştır. Şu an Atamızın huzurunda Türk ulusu olarak bulunmaktayız. Ne yazık ki şu an iktidarda bulunanlar bu Cumhuriyet devrimine yani Atatürk’ün en büyük devrimine ihanet içindeler. Öylesi bir ihanet ki Cumhuriyet devrimine karşı devrimle başlayan karşıt devrim sürecinin bu dönemde ne kadar hızlı bir şekilde gerçekleştiğini hep birlikte yaşıyoruz. Burada geleceğimizin teminatı çocuklarımız, gençlerimiz var. Bizden sonra bu Cumhuriyet meşalesini onlar gelecek nesillere taşıyacaklar. Biz onlara böyle bir Cumhuriyet devrimi bilincini aşılıyorsak, aşılayabiliyorsak ne mutlu bize. Karşıt devrim sürecinin en hızlı dönemi  AKP iktidarıyla bütün hızıyla devam etmektedir. Anayasaya sıkıntısını göremeyen bir Cumhurbaşkanı tarafından Cumhuriyet’imiz tek başına idare ediliyor.  Bizler böylesine bir anayasaya aykırılığın karşısında işte buradayız. Hepimiz Cumhuriyet devrimcileri, Cumhuriyet bileşenleri olarak bulunmaktayız ve sesimizi gür bir şekilde çıkarmak suretiyle bu AKP iktidarına karşı duruyoruz. Bugün bu çelenk koyma töreninde nasıl bir araya geldiysek gerek CHP, gerek Vatan Partili, gerek diğer siyasi partiden gelen arkadaşlarımız ve Fethiye de gerçekten bu Cumhuriyet bilincini gelecek nesillere aşılamak için büyük bir çaba sarf eden sivil toplum örgütleriyiz.  Türkiye Cumhuriyet’ini kurmakla birlikte bu günlere kavuşturan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimizin de İlk Başbakanı İsmet İnönü ve Türkiye Cumhuriyetine emeği geçenlerin huzurunda bir kez daha eğiliyorum” diye konuştu.

Vatan Partisi adına konuşan Selçuk Sevi  ise, “28 Ekim 1923 akşamı Anadolu’nun 2 ayrı yerinde 2 farklı sofra kurulmuştu. Bunlardan sadece birinde alınan karar hayata geçmiş. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının sofrasında o akşam Cumhuriyet ilan edilmişti. Mustafa Kemal o gece İsmet Paşa ile bir anayasa müsveddesi hazırlar. Aynen şunlar yazıyordur; “Birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” kelimesini ekledim.”Üçüncü maddeyi şu yolla değiştirdim “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin ayrıldığı idare kollarını Bakanlar vasıtasıyla yönetir.”Bundan başka Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun temel maddelerinden olan sekizinci ve dokuzuncu maddelerle de değiştirilerek ve açıklığa kavuşturularak şu maddeler yazıldı:

“Madde - Türkiye Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi yeni Cumhurbaşkanının seçilmesine kadar devam eder. Görev süresi biten Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilir. “Madde - Türkiye Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclis’e ve Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder.” “Madde - Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar, Başbakan tarafından ve yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından hepsi birden Meclis’in onayına sunulur. Meclis, toplantı halinde değilse, onaylama, Meclis’in toplantısına bırakılır.”Bu maddelere, komisyonda ve Meclis’te din ve dil ile ilgili bildiğiniz bir madde de eklenmiştir.”Dikkat  edilirse  hazırlanan  bu taslakta Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır der ve Cumhuriyet anayasasına böyle geçmiştir. Bugün bunu hatırlatmamızın sebebi Türkiye’yi başkanlık sistemi senaryosuyla aldatarak yeni bir diktatörlük hevesinde olanların niyetini ortaya koymaktır. Cumhuriyeti yıkmaya çalışanlar, halkı etnik, dini ve siyasi kimlikler üzere bölmeye çalışanlar Türkiye’yi yönetemez. Yıkılırlar ve yıkılacaklardır. Türkiye’yi ancak birleştirenler yönetebilir. Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. Aynı 1920’lerde ki gibi birleşen ve üreten Türkiye’nin önünde hiçbir kuvvet duramayacaktır. Medeniyete, ilerlemeye ve refaha giden yolun rotası bellidir ve bizler bu yolun daimi neferleri olarak Atatürk’ün bize verdiği görevle kanımızın son damlasına kadar Cumhuriyeti savunmaya söz verdik ve yine söz veriyoruz. Buradan başkanlık sevdalılarına sesleniyoruz ve uyarıyoruz. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk “Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir halk yönetimidir.”demiştir. Türk milleti bu kazanımından yani Cumhuriyetinden asla vazgeçmeyecektir. Bu  kırmızı çizgimiz, olmazsa olmazımızdır. Cumhuriyeti yıkmaya kalkanlar yıkılırlar, ezilirler. Türk Milleti vatan mevzisine girmiştir ve aydınlığa doğru yol almaktadır. Bizim büyük davamız Türkiye Cumhuriyetini ilelebet yaşatmak ve muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Bu gaye ile milletimize hizmet etmeli ve ayrılıkları bir kenara iterek birleşmeliyiz” dedi.

 

Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Mavi kuş Derneği, Kır çiçekleri Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri ve Yörük ve Türkmen Dernekleri adına konuşma yapan Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı Nalan Ünal, “29 Ekim’i anlamak  için Atatürk’ü, onun mücadelesini anlamak için de ezen-ezilen millet kavramını anlamak gerekir.1. Dünya savaşı bittiğinde galip gelen devletler Almanya ile Versailles, Avusturya ile Saint German, Bulgaristan ile Neuily, Macaristan ile Triannon ve Osmanlı ile de Sevr antlaşmaları imzalandı. Bu antlaşma bir ölüm fermanı idi. Bu antlaşmalarla yeni devletler kuruldu. Sınırlar değişti. Askeri ve ekonomik sınırlamalar getirildi ve yeni bir dünya kuruldu. Geçmiş yıllarda ülkemizde dış cephe sorunu varken şimdi de iç cephe sorunu var. Ülke içinde teröre, sınırların ötesinde ise ABD’nin kara ordusu PKK/PYD’ye karşı, ABD-İsrail koridorunu dağıtmayı amaçlayan bir savaş sürüyor. Bu savaşta cephe bütün güney sınırı, cephe gerisi ise bütün ülkedir. Savaş halinde siyasi merkezin birleştirici olması, iç cepheyi tahkim etmesi cephe gerisinin düşman unsurlardan temizlenmesi kuraldır. Anayasa’da yazıldığı gibi “başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” anlayışına bağlı kuvvetler ayrımını benimsemiş, yurttaşın dini inancına, fikir özgürlüğüne, hayat tarzına saygılı bir siyasi merkez mi? Yoksa;  Anayasayı kendi yarattığı fiili duruma göre değiştirmeye çalışan, laiklik karşıtı, yasama, yürütme, yargıyı tek elde toplamaya çalışan, Cumhuriyet tarihini sorgulayarak kendi “resmi ideolojisini” yaratmaya çalışan, insanların hayat tarzını, fikirlerini tek tiphale getirecek bir eğitim kurumlarını dönüştürmeye çalışan hepimizin bildiği bir bir siyasi merkez mi? Şimdi biz bu siyasi merkezden savaş koşullarında “iç cepheyi bölünmesini, tahkim etmesini talep ediyoruz. Aslında siyasi merkez kendi iç cephesini kuruyor. Atatürk’ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler ve müritler ülkesi olamaz” dedi. Programın sonunda da Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi Başkanı Haydar Murat Topçu, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okurken, törene katılan ADD’li gençlerde gençliğin Atatürk’e cevabını okudular. 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN